"İnsanların büyümesine (gelişmesine) yardım etmek,
hayatın en büyük neşesi haline gelebilir."
Alan Loy McGinnis

 


Enerjiler ve İçinizdeki Güç

Reiki, Kundalini, Kuantum Dokunuşu, Yeniden Bağlantı Şifası, Bioenerji gibi isimler altında yapılan pek çok enerji çalışması mevcut. Hepsinin yöntemi farklı ama meselenin özü; farkında olsun ya da olmasın, insanın kendinde var olan evrensel enerjiyi kullanmasında yatıyor.

Evrensel enerjinin bir parçası olmamız kadar, bireysel enerji alanımız ve elektrik enerji sistemimiz de var. Fiziksel, zihinsel, ruhsal/enerjisel üç enerji alanımızla bir bütün oluşturuyoruz.

Evrensel enerjiden çektiğimiz enerjiyi kendi sistemimiz vasıtası ile kullanırız. Evrenden aldığımız ve içselleştirdiğimiz bu enerjiye yaşam enerjisi, canlılık enerjisi ya da bioenerji de diyebiliriz. Yaşam enerjimizi nefesle, aldığımız gıdalarla ve en önemlisi de auramızla evrensel enerjiden alırız.

220 voltla çalışan bir cihaza daha az veya daha yüksek voltaj verildiğinde çalışmadığı ya da bozulduğu gibi; yaşam enerjimiz de belli bir birimde çalışır. Kişi kendi bedeninde bulunan enerji yollarını çeşitli tekniklerle açar, enerjinin doğru ve blokajsız akmasını sağlayabilirse hem sağlık kazanır hem de enerjiyi doğru bir şekilde kullanabilir hale gelir. Burada önemli olan, kullandığımız enerjinin bize ait olmadığını, parçası olduğumuz ve içimizden geçen evrensel yaşam enerjisi olduğunu bilmemiz gerektiğidir.

Her yaşayan varlığın, zaman içinde yoğunluğu değişen ama bir dereceye kadar her zaman var olan bir Quantum enerji alanı bulunur. Bunu, bilimsel araçlarla ölçebilirsiniz ve Kirlian fotoğrafçılığı ile kişinin içinde bulunduğu ruh halinin etrafındaki enerji alanını etkilediğini gösterebilirsiniz.

Biriyle tanıştığınızda, "Çok iyi bir enerjisi var, onunla arkadaşlık etmek çok iyi hissettiriyor." diye hiç düşündünüz mü? Ya da tam tersi; "Bu adamın nesi var böyle? Onun yanında kendimi hiç rahat hissetmiyorum." dediniz mi? Belki de görünürde hiçbir neden olmadan, onu tanımamanıza rağmen o kişiden uzak durdunuz. Bir odaya girdiğinizde, "Ben gelmeden önce burada bir şey olmuş." diye hissettiğiniz oldu mu? Oradaki insanlar tartışmış ya da kavga etmiş olduğu için sanki bazı "kötü titreşimler" alırsınız ya da belli bir "atmosfer" hissedersiniz. Bunun tam tersi; bazen de bir odaya girdiğinizde kendinizi iyi, rahat, gevşemiş ya da evinizde hissedersiniz. Ruh haliniz hemen değişir ve moraliniz yükselir.

Bu tür deneyimler, diğer kişilerin enerji alanlarıyla etkileşen enerji alanınızın ve orada yaratılan enerjinin sahip olduğu niteliğin etkileridir. Bir grup bir araya geldiğinde kendi "grup enerjisi alanını’’ oluşturur. Genel anlamda pek çok kişi başkalarından ya da belli bir fiziksel alandan yayılan enerjinin farkında değildir. Ancak bu, bilinç dışında algılanır. Keyfinizin ya da ruh halinizin değişmesi, artık başka insanların enerjileriyle etkileşim içinde olmanızdan kaynaklanır.

İngiltere’de yapılan bir araştırma, düşünme ve dokunmanın gücünü kanıtladı. Araştırmanın özeti şu: İnsan; eliyle ağrılarını dindirir, düşüncesiyle hastalanır, yanmayan parmaklarının bile su toplamasını sağlayabilir. Nörolog Dr. Marjolein Kammers başkanlığındaki ekip, insanın beden enerjisiyle ve dokunarak hem başkalarını hem de kendi bedenini şifalandırması esasına dayanan Uzak Doğu öğretisi Reiki felsefesini destekliyor. Doktorlar da tıbbi tedaviyle birlikte önerilen ve kişinin pozitif enerjisini yükselten yöntemlerin hem hastaya hem de doktora önemli katkılar sağladığı görüşünde birleşiyor. Bilim insanları, karmaşık bir fiziksel duygu olan ağrıyı azaltmak için ‘kendine dokunma’yı kullandı. “Yaralandığınızda veya bir elinizi kestiğinizde ilk yapacağınız şey nedir?” sorusunu yönelten Dr. Marjolein Kammers, “Yaralandığınızda veya herhangi bir sebepten dolayı ağrınız olduğunda elinizi ağrıyan yerin üzerine koyun, ağrınız hafifleyecektir” diyor.

Dr. Kammers’a göre, insanların ağrıyan yerlerine ellerini götürmesi otomatik olarak düşünce gücünü harekete geçiriyor ve kişinin, o noktaya yoğunlaşmasını sağlıyor. Bu da beynin, bedensel duyumsal korteks denen somatosensory cortex bölgesini aktive ederek oluyor. Nörolog Dr. Marjolein Kammers ve ekibinin yaptığı ısı çalışmasının sonuçları da bir hayli ilginç. Çalışmada, sadece bir tanesinin yakıcı özelliği bulunan 3 ayrı sıcaklıktaki noktaya elin 3 parmağı değdiriliyor. Diğer iki nokta soğuk olduğu halde kişi, 3 parmağı da yanmış gibi tepki gösteriyor. Hatta hiç yanmamış parmakları, yanmış parmakla birlikte su bile toplayabiliyor.

Peki, bu nasıl mümkün oluyor?

Bu programda tam da bunların yanıtlarını alıp, enerjileri tanıyıp içinizdeki gücün farkına varacaksınız.

Kişisel gelişiminize yapacağınız yatırım dolayısıyla hayatınızı bambaşka ve tatmin edici bir yolculuğa yönlendireceksiniz. Detaylı bilgi almak üzere iletişime geçin.