Nöro-fizyolojiniz, sizi etkin bir duruma getirebiliyor mu? Benliğinizi, özgüven, sevgi, ruhsal güç, mutluluk, haz, inanç gibi duygularla doldurarak kişisel kaynaklarınızın gerçek gücünü size gösterebiliyor mu? Yoksa tam aksine, sizi güçsüzleştirdiğini, hatta felce uğrattığını mı hissediyorsunuz? Bu durumun ayırıcı özellikleri kargaşa, korku, kaygı, üzüntü, düş kırıklığı gibi duygular mı?
Bazı durumlar bize iş yapabilmek, açık bir zihinle düşünebilmek, doğru duyguları yaşayabilmek, kendimizi iyi hissetmek, etkin eylemlerde bulunmak gibi şeyleri başarabilme gücünü verir. Buna karşın, bazı durumlar ise “güçsüzlük yaratan durumlar”dır. Kaynak potansiyelinden yoksun bir durumda bulunmanız, sizin “kötü” bir insan olduğunuz ya da kendi kendinize ters düşen bir eylemde bulunduğunuz anlamına gelmez. Yalnızca, “kötü” bir durum içinde bulunduğunuz anlamına gelir. Durum kötüye gittiğinde, davranışlar da bozulacaktır. Bununla birlikte, kendi öz varlığınız davranışların çok ötesinde bir önem taşır. Davranışlar, yalnızca o an nasıl ve neyi düşündüğünüzün ve ne hissettiğinizin ifadesidir.
Yoğun bir duygusal deneyim, ömür boyu sürecek bir korkuyu beraberinde getirebilir. Ruh halinizi değiştirme ve nasıl duyumsayacağınızı belirleme yeteneğine sahip olmak, duygusal özgürlük ve mutlu bir yaşam için gerekli olan becerilerden biridir. Duygusal özgürlük, durumu net bir şekilde duyumsayabilmek, kontrol altına alabilmek ve vereceğiniz tepkiyi seçebilmek demektir.
Geçmişte yaşadığınız deneyimin yarattığı kaygıların oluşturduğu gelecek korkusuyla yaşamak durumunda olmadığınızı bilmek kendinizi nasıl hissettirirdi?
Duygularınızın kontrolünü elinize alabilir ve içinde bulunduğunuz sıkıntılı durumlardan kurtulabilirsiniz.