"İnsanların büyümesine (gelişmesine) yardım etmek,
hayatın en büyük neşesi haline gelebilir."
Alan Loy McGinnis

 


NLP

                           “İnsanoğlunun içinde uyuyan güçler vardır; kendisi bilse şaşırır, çünkü bu güçlere sahip olduğu aklından bile geçmez. Bu güçler uyandırılıp eyleme geçirilebilse, o kişinin hayatında büyük bir devrim yer alır.”
Orison Swett Marden


İnsanoğlu, ilk çağlardan itibaren keşfetme, icat etme, bilme, yeni şeyler oluşturma dürtülerinin kaynağı olarak beynini kullanmış ve insan beyninin işleyişini çözmek için de birçok çalışma yapmıştır.
 
Düşünsel dünya ve hayal dünyasının sınırsız imkânlarından faydalanarak bilişsel kapasitesini kullanan insan, çevresel uyaranların algılanması ve bu algıların zihinsel bağlamda dönüştürülerek işlerliğini sağlayıp istenen değişimleri gerçekleştirmiştir. Beyni daha aktif kullanmak üzere, beynin gizemlerini çözmek için yapılan araştırmalar sürerken şu ana kadar keşfedilen kısmıyla ilgili bilgileri, günlük hayatımızda nasıl daha etkin kullanabileceğimizi açıklayan kişisel gelişim alanındaki çalışmalar, özellikle son yıllarda ülkemizde de ilgi görmeye başlamıştır.
 
Kişisel gelişim kavramının bu kadar popüler olmasında 1970 ve 1980’lerin başında etkisini hissettiren küreselleşme ile serbest pazar ekonomisinin etkisinden söz edilebilir. Kapitalizm ile birlikte birey ön plana çıkmış ve rekabet artmış ve insanlar, istediklerini yapma imkânlarını edinmeye başlamıştır. Tam da bu noktada, isteklerine ulaşmada daha etkili stratejiler geliştirme ve daha başarılı olmanın yolları araştırılmaya başlanmıştır. Bu konuda girişilen çabalar, kişisel gelişim çalışmalarında çeşitli kavramların ve ekollerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunlardan biri olan NLP, farklı bilim dallarının yaklaşımlarını bir araya getirmiş, teknikler bütünü yapısıyla da farklı, önemli ve etkili bir konuma yerleşmiştir.
 
Psikoterapist ve bilgisayar uzmanı Richard Bandler ile dilbilimci John Grinder’ın psikoterapi ve retorik alanlarının ilkelerinden yola çıkarak geliştirdiği NLP, “biri bir şey yapabiliyorsa bunu başkaları da yapabilir” ilkesini benimser. İnsanlar arasındaki farklılıkları araştırırken, insanların kapasitelerindeki mükemmelliğin modellenerek aktarılabilmesi için yetenek setleri oluşturan NLP, zihin gücünden tam kapasiteyle yararlanmak için düşünce ve dil süreçleri üzerinde çalışan bir disiplindir. Sözcüklerle beyin, istenilen yönde programlanıp kendimize ve olup biten her şeye dair algımızda farklılıklar yaratılabilir. NLP’ye göre; insanın bir şeyi yapabilmesi ya da yapamaması, sinir sistemiyle kurduğu iletişimle ilgilidir. Beyin, beş duyu yoluyla dış dünyaya dair “iç temsiller” oluşturmakta ve ilgili temsiller, oluşturdukları gerçeklikle kişiyi yönlendirmektedir. NLP, farklı sözcükler kullanılarak beyne farklı mesajlar gönderilebileceğini ve düşüncedeki ifadelerin farklılaştırılmasının da davranışları değiştirebileceğini savunur. 
 
NLP, bu tezlerden hareketle duyusal deneyimlere ulaşımı sağlayan Meta Model ve kullanılan dil üzerine yapılan modellemeyi ifade eden Milton Modeli geliştirmiştir. İlgili modellerin yanı sıra yaşam modellerinin farklı yorumlanmasını sağlayarak düşünce ve davranış değişimi oluşturan Yeniden Çerçeveleme tekniği ile kişilerin sözel ve davranışsal ifadelerinden yola çıkılarak zihinsel programlarına ulaşılmakta ve bu programlar değiştirilmektedir. Kişideki sınırlayıcı ve olumsuz programların değiştirilmesinde inançlar düzeyinde çalışılmakta ve çeşitli inanç değiştirme stratejileriyle motive edici, güç veren inançlar oluşturulmaktadır.
 
NLP, kişisel davranış değişimi sağlayan tekniklerin yanı sıra kişilerarası ilişkilerde daha olumlu, yapıcı, anlamlı, etkili ve amaca dönük etkileşimlerin gerçekleştirilmesini sağlayacak çeşitli teknikler de sunmaktadır. Sözü edilen amaç temelinde, NLP teknikleri kişilerarası etkileşimlere dayanan özel yaşam ile profesyonel yaşamdaki anlaşmazlık, uyumsuzluk, çatışma gibi durumlardan kaynaklanan kin, öfke, düşmanlık, kaygı, stres gibi olumsuz duyguların kontrolünde etkilidir.
 
Beynini istediği biçimde manipüle edebilen, içsel kaynaklarını istediği yer ve zamanda harekete geçirebilen, amacına ulaşmada farklı bakış açılarıyla yılmadan yeni yollar deneyen bir kişinin yaşam kalitesini artırmayı sağlayan NLP’nin kişisel gelişim ve kişilerarası iletişim üzerindeki etkisi tartışılmazdır.
 
NLP, mükemmelliği ve üstün özellikleri, olağanüstü bireylerin ve kurumların başarılı sonuçlara nasıl vardığını inceler. Yöntemler başkalarına öğretilebilir ve böylelikle onlar da aynı güzel sonuçlara ulaşabilir.
 
NLP, kişisel deneyimlerimizi nasıl oluşturduğumuzu, değerlerimiz ve inançlarımız hakkındaki düşüncelerimizi, duygusal durumlarımızı nasıl yarattığımızı ve deneyimlerimizden yola çıkarak iç dünyamızı nasıl kurduğumuzu ve ona nasıl bir anlam kazandırdığımızı ele alırken; hiçbir olayın tek başına bir şey ifade etmediğini, ona bizim bir anlam kazandırdığımızı ve farklı kişilerin aynı olaya farklı anlamlar verebiliceğini savunur. Bu nedenle NLP, içsel deneyimleri inceler.
 
NLP, en iyi iletişimcileri inceleyerek işe başlamış ve gelişerek insanlar arası iletişimin sistematik irdelenmesi şeklini almıştır. Müstesna insanların modellenmesiyle ortaya çıkan kullanışlı araçlar ve yöntemlerle genişletilmiştir. NLP ayrıca, bir teknikler dizisinden çok daha fazlasıdır. Aynı zamanda merak, araştırma ve eğlenceye dayanan bir zihin çerçevesi, bir düşünme biçimidir.
 
NLP’nin açılımı olan “Nöro Linguistik Programlama” ismi, NLP’nin bir araya getirdiği üç alandan oluşmuştur:
 
N         Nöroloji                        Zihin ve düşünme şeklimiz
 
L          Linguistik (Dilbilim)     Dili nasıl kullandığımız ve bizi nasıl etkilediği
 
P          Programlama              Hedefe varmak için davranışlarımızı nasıl düzenlediğimiz
 
Aşağıda NLP’nin bazı tanımları yer almaktadır. Onları toplu bir şekilde gözden geçirmeniz size bu alanda genel bir fikir verecektir.
  • “NLP, kişisel deneyimler yapısının incelemesidir.”
  • “NLP, dünyadaki kalıpların saptanması ve kullanımı için hızlandırılmış bir öğrenim stratejisidir.” (John Grinder)
  • “NLP, kaybettiğimiz şeylere geri dönüş – bilgi kuramıdır – Tanrının bir lütfudur.” (John Grinder)
  • “NLP, çoğaltabilmek amacıyla, mükemmeli modelleme yöntemidir.“ (Dr. Wyatt Woodsmall)
  • “NLP, işe yarayan bir şeydir.” (Robert Dilts)
  • “NLP, ardında bir dizi teknik bırakan bir tutum ve bir metodolojidir.” (Richard Bandler) 
  • “NLP, dilin zihnimiz ve onu izleyen davranışlarımız üzerindeki etkisidir.”
  • “NLP, insanlar arası iletişimin sistemli bir çalışmasıdır.” (Alix Von Uhde)
NLP Gelişiminde Başlıca Etkiler

NLP, birdenbire ortaya çıkmamıştır. Belli bir mantık çerçevesine dayanan ilmi bir tarihçesi ve felsefi bir temeli vardır. NLP’yi geliştiren kişiler birçok farklı ipliği biraraya getirerek NLP kilimini dokumuşlardır.

William James ve Pragmatizm

William James, pragmatizm teorisini geliştiren Amerikalı bir filozof ve psikologdur. James, zaman kavramıyla ilgili olarak sübjektif, yani kişisel deneyimlerimiz konusunu ele alan ilk psikologlardan biridir ve NLP’nin zaman çizgileriyle ilgilenmesinin başlangıcını büyük bir olasılıkla onun çalışmaları oluşturmaktadır.
William James’in kitaplarını yazdığı devirde yapılan psikolojik çalışmaların çoğu, zihinsel olayları, ölçümü mümkün olan bilimsel bilgiler olarak değerlendirerek, dışarıdan bir bakış açısıyla ele alıyordu. James ise deneyime, bir gözlemci tarafından ölçülebilen objektif bilgiler olarak değil de, deneyimin direkt olarak içinde olmanın nasıl bir şey olduğunu incelemek için bunlara, içeriden bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. William James, sübjektif deneyimin geçerli olmasına öncülük eden isimlerden biridir. 

Kaynak: William James, Principles of Pychology, 1980

Yapıcılık (Yapısallık)

Yapısallık, insanların zaten var olan bir dünyanın pasif alıcıları olmayıp bunun ortak yaratıcıları olduğu fikrini savunan mantıksal ve felsefi bir tartışmadır. Deneyimlerimizi, duygularımız yoluyla elde ederiz. Bu nedenle, duyularımız sayesinde algılayabildiğimiz şeylerin farkında oluruz ve bu da muhakkak ki olayların genel düzeyinde, belirli bir görüşle sınırlanmış tanımlamalardır. Sadece duyularımızın izin verdiği kadarını görür, işitir ve hissederiz. Bundan başka kültürümüz, değerlerimiz, beklentilerimiz, zihin yapımız ve içinde yaşadığımız toplum gibi olgular, neyi ne şekilde deneyimlediğimizi belirleyen önemli etkenlerdir. Sonuç olarak; hepimiz gerçeğin farklı bir haritasını çizeriz ve bu harita, bizim kendi gerçeğimizi oluşturur. Yapısallık ve Solipsizm, yani tekbencilik aynı şey değildir, çünkü Solipsizm, kendi var oluşunuzdan başka herhangi bir şeyin gerçekliğini kabul etmez. Yapısallık “kendi varlığımızın dışındaki” gerçekleri inkâr etmez, sadece bu gerçeklerin tümünü bilmemizin mümkün olmadığını ve kendi gerçeklerimizi yaratmakta birey olarak aktif bir rol oynadığımızı ileri sürer. Bireyler, çevrelerindeki olayları ve gerçekleri ne şekilde algıladıklarından ve buna bağlı olarak nasıl bir davranış biçimi sergilediklerinden sorumludur.

Kaynak: Paul Watzlawick, The Invented Reality, W.W.Norton, 1984

Alfred Korzybski ve Genel Semantik (Anlambilim)

Korzybski, sürekli değişim içinde olan bir dünya süreci hakkında konuşurken, düşüncelerimizi kullandığımız dille sabit kalıplar içinde dondurmadan ifade edebilmenin yolunu bulmak amacıyla geliştirdiği ve “genel semantik” (genel anlambilim) adını verdiği bir bilim dalının kurucusudur. “Nöro Linguistik” terimini ilk olarak 1933 yılında Alfred Korzybski kullanmıştır. Ayrıca, “Harita, temsil ettiği alan değildir”, başka bir deyişle “harita (dil) ve harita da gösterilen şey (deneyim) farklıdır” görüşünü ortaya atan ilk bilim insanıdır. Kelimeler, temsil ettikleri nesnelerle aynı şey değildir. Kelimeler, sadece deneyimin yapısını gösterir. Kelimeler, deneyimin kendisine kıyasla çok daha sınırlıdır ve bu ikisini yanlış algılayarak birbirine benzetmek sorunlara ve hayal kırıklığına yol açar. Korzybski, dildeki sayısız farklılıkları ortaya koyarak, harita ve temsil ettiği alanın farklı şeyler olduğunu açıklayan birçok yazı yazmıştır. İnsanların, kullandıkları dille gerçeğin nasıl bir haritasını çizdiklerini ve daha sonra da bu haritayı gerçeğin kendisi olarak kabul ettiklerini konu eden çalışmaları vardır. Bir harita, asla tam anlamıyla doğru olamaz, bununla birlikte, belli bir ölçüde yararlı olabilir. Korzybski’nin çalışmaları, NLP’de dil modelinin temelini oluşturan unsurlardan biridir.

Alfred Korzybski’nin öncülüğünü yaptığı çalışmaları, “Kullandığımız dilin tamamı metaforlardan oluşmaktadır” görüşünü ortaya atan George Lakoll ve Mark Johnson devam ettirmiştir. Hiçbir zaman için nesnelerin kesin olarak nasıl olduğunu ifade edemeyiz, sadece onların neye benzediklerini söyleyebiliriz. En basit cümlelerde kullandığımız metaforlar bile düşüncelerimizi kanalize ederler. (Elbette ki düşüncelerimizde kanallar yoktur, fakat bu son cümlede, düşünce sistemimizin ne şekilde oluştuğunu tasvir etmek için “Kanalize etmek” metaforu kullanılmıştır.) Dildeki metaforları gerçeğe uygun bir biçimde ele almak, dünyayı nasıl düşündüğümüz ve algıladığımız ve buna bağlı olarak neler yapabileceğimiz konusunda son derece cazip bazı yeni düşünce yöntemleri bulmamızı sağlar. NLP genellikle dili, ardında gizli düşünce süreci olan bir ipucu olarak değerlendirir.

Kaynaklar: Alfred Korzybski, Science and Sanity, Institute of General Semantics, 1944       
George Lakoff ve Mark Johnson, Metaphors ve Live By, Chicago Press Üniversitesi 1980


Carl Rogers ve Kişiye Dönük Terapi

Carl Rogers, “Kişiye dönük terapi” yöntemini bulan ve bu yöntemin yararlarını savunan en ünlü isimdir. Rogers, danışanının kullandığı dili aynı şekilde kendisine yansıtarak onun kendi inançlarını ve varsayımlarını tarafsız bir gözle ve yargılamadan keşfetmesine ve problemini anlayarak bir çözüme varmasına olanak sağlamıştır. Yargılamadan dinleme ve yansıtma yöntemleri, NLP’nin terapiye yaklaşımının merkezini oluşturur. Grinder ve Bandler, danışanlarıyla birlikte Carl Rogers’ın video kasetlerini inceleyerek, bunlar üzerinde çalışmalar yapmışlardır.

Kaynak: Carl Rogers, Freedom to Learn, Merrill, 1983
 
Eric Berne ve İnsanlararası İlişkilerin Analizi

Eric Berne, 1964 yılında “Games People Play” (İnsanların Oynadığı Oyunlar) adlı kitabını yayımladı. Bu manuelde, insanların kişiliklerinde değişik “yanlar” bulunduğu ve bu yanların farklı biçimlerde düşünerek, farklı tepkiler verdiği fikri tanıtılmıştır.

Berne, bu yanlardan en önemli başlıca üç tanesini “yetişkin”, “çocuk” ve “ebeveyn” olarak isimlendirmiştir. NLP çalışmalarında, “Kişiliğin yanları” metaforu, Berne’in kullandığı biçimden biraz farklı olarak geniş çapta yer alır. Buradaki söz konusu “yanlar” bir metafordur. Hiç kimse gerçek anlamda parçalara bölünmüş değildir, fakat problemler ve zor kararlarla karşılaştığımız durumlarda bu fikir yararlı olabilir, çünkü insanlar genellikle birbiriyle çatışan arzular ve duygular içinde kaldıkları zaman kendilerini parçalara bölünmüş gibi hissederler. Grinder ve Bandler psikoterapi çalışmalarında Eric Berne’in video kasetlerinden yararlanmıştır.

Kaynak: Eric Berne, Transactional Analysis in Psychotherapy, (Psikoterapide insanlararası ilişkilerin analizi), Souvenir Press, 1961
Eric Berne, Games People Play, Penguin, 1964


Karl Pribram, George Miller ve Eugene Gallantertote Modeli

Karl Pribram, George Miller ve Eugene Gallenter, 1960 yılında yayımlanan, Plans and the Structure of Behaviour (Planlar ve Davranış Yapısı) adlı kitapta, TOTE Modelini ortaya atmışlardır. Bu model, hedeflerimize ulaşmak için “geri bildirim” ve “ileri bildirim” ilkelerini kullanarak ne şekilde tepkiler verdiğimizi ve nasıl davrandığımızı açıklar. Basit anlamda etki-tepki davranış modelinin yerini almıştır. TOTE Modelinde, mevcut durumla arzu edilen durum arasındaki farkı azaltmaya yönelik bir davranış biçimi sergileriz. Aradaki bu fark tamamen ortadan kalkıncaya kadar eyleme devam ederiz. Bu model NLP’de hâlâ kullanılmaktadır, çünkü sibernetik bir modeldir, yani belli bir davranışın sonuçları sistem içinde bir geri bildirim oluşturur ve bir sonraki davranışta kaynak olarak kullanılır. George Miller, deneyimlerin aynı anda sadece “yedi, artı veya eksi iki” ölçekleriyle ele alınabileceği fikrini öne sürmüştür. Dikkat ettiğimiz şeyler ve deneyimlerimizi düzenleme yöntemimiz, bilgi derecemizi ve hatırlama kapasitemizi etkiler.

Kaynak: Karl Pribram, George Miller ve Eugene Gallanter, Plans and Structure of Behaviour, Prentice Hall, 1960 George Miller, “The Magic Number Seven, Plus or Minus Two”, Journal of the American Psychological Society, 1956 Gregory Bateson, Friedrich (Fritz) Perls, Milton Erickson ve Virginia Satir, NLP’nin gelişiminde en çok etkisi olan isimlerdir.

Gregory Bateson (1910-1980)

İngiliz bir antropolog olan Gregory Bateson, etnoloji, psikiyatri, psikoloji ve sibernetik alanlarındaki çalışmalarıyla tanınır. 1920 ile 1930 yılları arasında zamanını Bali ve Yeni Gine halkını inceleyerek geçirmiştir. Kendisi gibi bir antropolog olan Margaret Mead ile evlenerek 1949 yılında Amerika’ya yerleşmiştir. Kaliforniya’da Palo Alto’da bulunan Emekli Askerler Kurulunda Jay Haley ve John Weakland ile beraber çalışarak bir süre etnolog olarak görev yapmıştır. Bu kişiler daha sonraki yıllarda Paul Watzlawick ile birlikte, kısa terapi bilim dalına dönüşen fikirlerin öncülüğünü yapmışlardır.

Bateson, 1950’lerde sistemler teorisi konusundaki Macy Konferanslarının kurucu üyesidir ve bu çalışmalarını Warren McCulloch ile birlikte sürdürmüştür. Psikiyatri, sibernetik ve sistemler teorisi alanlarında önemli katkıları vardır. Çok yönlü bakış açısı, sibernetik epistemoloji ve sistemler teorisi konularındaki yazıları, NLP’nin mantıksal temelini oluşturur. Richard Bandler ve John Grinder, Bateson’ı resmen modellemedikleri halde, 1970’lerin başında Santa Cruz’da onunla komşu oldukları dönemde sık sık bir araya gelerek sohbet etmişlerdir. John ve Richard’ın, iletişim becerilerini modelleme çalışmalarında Bateson’ın düşünce tarzının ve belirttiği farklılıkların çok büyük etkisi olmuştur.

Kaynak: Gregory Bateson, Steps to an Ecology of Mind, Ballantine Books, 1972

Fritz Perls (1893- 1970)

Fritz Perls, aslında psikanaliz dalında eğitim görmüştür, fakat 1940’larda bu konuyla ilgisini keserek, daha sonra Gestalt Terapisi olarak bilinen, kendi fikirlerini oluşturmaya başlamıştır. 1960’larda Kaliforniya’ya yerleşmiştir. Onun çalışmalarının temeli şu esasa dayanmaktadır: Psikoterapinin amacının, sadece bireylerin toplum içindeki yaşama uyum sağlamalarına yardımcı olmak değil, kişisel gelişim için bir araç ve zihin ile duyguları bütünleştiren bir yöntem olması gerektiğidir. Perls, bireylerin kendi içgüdülerine güvenmeleri ve deneyimlerinin keyfine varmaları gerektiğine inanmaktadır. Terapide görsel, işitsel ve dokunsal temsil sistemlerini kullanan ilk terapistlerden biridir. Ayrıca, “kişiliğin farklı yanları” modelini de kullanmıştır. Terapinin amaçlarından birinin, bu farklı yanların bir arada ve uyum içinde yaşamalarını sağlamak olduğu fikrini savunmuştur.

Kaynak: Fritz Perls, Gestalt Therapy Verbatim, Real People Press, 1969

Virginia Satir (1916 – 1988)

Virginia Satır, çalışma hayatına bir terapist olarak Chicago’da başlamış ve ilk etapta alkol bağımlıları ve sokakta yaşayan insanlarla ilgilenmiştir. 1951 yılında, ailelerin tüm fertleriyle bir bütün olarak aynı seansta çalışmalar yapan ilk terapistlerden biridir. 1960’lı yılların başında Kaliforniya’ya yerleşerek, Don Jackson ve Jules Riskin ile birlikte, Palo Alto’daki Zihinsel Araştırmalar Enstitüsü’nün kuruluşunda yardımcı olmuştur. 1972 yılında Richard ve John ile tanışmış ve onlarla büyük ölçüde işbirliği yapmıştır.

Virginia Satır insanlar arasındaki karşılıklı dayanışmanın önemini vurgulamış ve kişisel gelişim ile diğer bireylerin isteklerine saygı gösterme arasında iyi bir denge kurulması gerektiğini belirtmiştir. Çalışmalarını, bireyin özgüvenini arttırmak ve diğer insanların bakış açılarını anlamak konularında yoğunlaştırmıştır. Virginia, “Kişiliğin farklı yanları” modelini de kullanmış ve “suçlayan”, “yatıştıran”, “ilgiyi dağıtan” ve “hesap eden” olmak üzere dört farklı kişilik tipi modelini geliştirmiştir. NLP sorularını kullanmış, fakat bunları John ve Richard’ın geliştirdiği sistematik yöntemden daha farklı bir biçimde uygulamıştır. Virginia Satır, “NLP’de temsil sistemleri” modelinden de yararlanmış ve danışanlarının bütün duyularını kullanarak kendi sorunlarına çözümler bulmalarını deneyimlemelerini sağlamaya çalışmıştır.

Kaynak: Virginia Satır, Richard Bandler ve John Grinder, Changing With Families, Science and Behaviour Books, 1976

Milton Erickson (1901 – 1980)

Milton Erickson, NLP’nin gelişiminde büyük bir olasılıkla en büyük etkisi olan kişidir. 18 yaşındayken geçirdiği omurilik iltihabı nedeniyle ciddi boyutlarda hasta olmasına rağmen, tıp ve psikoloji eğitimi almıştır. Daha sonraki yıllarda bu hastalık onu tekerlekli sandalyeye mahkûm etmiştir.
Kariyerine psikiyatrist olarak devam etmiş ve hipnozun terapide tedavi edici bir yöntem olduğunu keşfetmiştir fakat bu çalışmaları diğer psikiyatristler tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Hayatının son on yılında Arizona eyaletindeki Phoenix şehrinde hipnoterapist olarak çalışmıştır ve bu süre içinde dünyanın dört bir yanından terapistler ve psikologlar kendisini ziyarete gelmiştir.

Gregory Bateson, Milton’ın terapi konusunda çok iyi bir model olduğunu söyleyerek John ve Richard’a onu incelemelerini önermiştir. Böylece John Grinder ve Richard Bandler, Milton’ın Phoenix’teki evinde bir süre kalarak onun çalışmalarını izlemişlerdir. “The Patterns of Hypnotic Techniques of Milton Erickson” (Milton Erickson’ın Hipnoz Tekniklerinin Kalıpları) adlı kitabında Milton’ın bireyleri transa geçirmek için kullandığı dildeki üstün yeteneğinin bir bölümünü modellemişlerdir.

Erickson, her bireyin eşsizliğine büyük değer vermiş ve yaptıkları şeyleri nasıl yapabildikleri konusunda sınırsız bir merak duymuştur. Genelleştirilmiş psikolojik teorileri benimsemediği için hiçbir sistematik yaklaşım kullanmamıştır. Bunun yerine terapinin şeklini, danışanının belirlemesine izin vermeyi tercih etmiştir. Onun hipnoterapide bireyi özgür kılan tarzı ve kullandığı dilin açık ve anlam bakımından esnek olması, karşısındaki bireye söylediği şeylerin o birey tarafından kendisine en anlamlı ve mantıklı gelen bir biçimde yorumlanmasını sağlamıştır. Günümüzde bu tarz hipnoterapi, onun adını taşır ve Ericksonian Hipnoterapisi olarak bilinir. Ayrıca onun kullandığı dil kalıpları, NLP’de Milton Modeli olarak öğretilir.

Kaynak: Richard Bandler ve John Grinder, The Structure of Magic I, 1975. The Structure of Magic 2, 1976 Scrence and Behaviour Books
John Grinder ve Richard Bandler, Trance Formations, Neuro Linguistic Programming and the Structure of Hypnosis, Real People Press, 1981
Richard Bandler ve John Grinder,Patterns of Hypnotic Techniques of Milton H.Erickson, MD, Volume I, Meta Publications, 1975
John Grinder, Richard Bandler ve Judith Delozier,
Patterns of Hypnotic Techniques of Milton H.Erickson, MD, Volume II,Meta Publications, 1977


NLP Practitioner eğitimimizle ilgili bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
NLP Master eğitimimizle ilgili bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
NLP ile İletişim seminerimizle ilgili bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.